**Türkiye coğrafi konumu gereği, çok eski tarihlerden itibaren seyahatlere sahne olmuştur.İlk ve ortaçağlarda termal kaynakları ve dinsel merkezler sayesinde çok sayıdainsanın ilgisini çekmiştir. Selçuklular döneminde de önemli yollar üzerinde yeralan han ve kervansaraylar Anadolu'nun yolcu trafiğini canlı tutmuştur. Osmanlıİmparatorluğunda da küçük ölçekli seyahatler oluyordu ancak ilk modern turizmhareketi 1863 yılında Sergi-i Umumi-i Osmani adını taşıyan serginin açılışı dolayısıylabaşta Avusturya olmak üzere çeşitli yerlerden turistlerin gelmesi ile olmuştur.Hemen hemen aynı tarihlerde İstanbul'dan da ilk turist grupları yurt dışınagitmiştir.
**1870'de İstanbul'u Paris'e bağlayan Şark demiryolunun açılışı, ilk otellerin yapımınıda teşvik etti ve bu biçimde ilk modern anlamdaki Pera Palas Oteli 1892 yılında faaliyetegeçmiştir. Aynı tarihlerde iki yabancı seyahat acentesi de kurulmuştu.
**I.Dünya Savaşı ardından Kurtuluş Savaşı yılları ülkemizde turizm hareketlerini engellemiş,turizmin tekrar canlanması Cumhuriyetin ilk yıllarında ulaşım faaliyetlerindeyapılan düzenlemeler ile olmuştur. Turizmle ilgili örgütlenme faaliyetlerinisürdürmek üzere Atatürk'ün emriyle Seyyahın Cemiyeti (adı sonradan Türkiye Turingve Otomobil Kurumu oldu) kurulmuş ve bu dernek II.Dünya Savaşına kadarTürkiye'nin turizm siyasetini belirlemiştir. 1957 yılından itibaren ise sektör Bakanlıkdüzeyinde ele alınmaya başlamış ancak ülkemiz yakın yıllara kadar uluslararasıdüzeyde önemli bir yer edinememiştir.
**Uluslararası turizm ülkemizin ancak son yıllarda tanıştığı bir olgudur. Nitekim1950 yılında ülkemizi ziyaret eden turist sayısı sadece 30 bin iken bu rakam 1965'teilk kez yarım milyonu geçmiş 1985 yılında ise 2 milyonu bulmuş, 1988'de dünya turizmindegörülen olumlu değişikliklerin bir yansıması olarak 1990 yılında 5 milyonunüzerine çıkmıştır. 1990'lı yılların ortalarında yaşanan birtakım olumsuzluklar(terör olayları ve 1991 yılındaki Körfez Savaşı), ülkemize Batı Avrupa'dan gelen turistlerietkilemesine karşın Doğu Avrupa'dan gelen turistler sayesinde kolay atlatılmıştır.Nihayet 1997 yılında 10 milyon sınırına yakın turisti ağırlayan ülkemiz dünyadaen çok turist ve turizm geliri çeken 20 ülke arasına girmiştir.Ülkemizde turizmin başarılı bir biçimde gelişmesinde devlet ve özel sektörün büyükçabaları olmuştur. Bu bakımdan devletin beş yıllık kalkınma planlarında turizmeyer vermesi bu amaçla Marmara, Ege ve Antalya'nın öncelikli kesimler olarak elealması dikkat çekicidir. Ayrıca kamu sektörü tarafından 1955 yılında kurulan TürkiyeTurizm Bankası aracılığı ile TURBAN oteller zincirinin kurulması, bunu EmekliSandığı gibi bazı kamu kuruluşlarının konaklama sektörüne (İstanbul Hilton, İstanbulBüyük Tarabya, İzmir Büyük Efes, Bursa Çelik Palas, vb.) yaptığı yatırımlar izlemiştir.1985 yılında yabancı sermaye ve özel sektörün yatırıma özendirilmesi ve özelsektörü harekete geçirmek için Turizm Bankasının kredi vermesi konaklama tesislerininsayılarında önemli artışlara neden olmuştur. Nitekim 1984 yılında 642 adet turizmişletme belgeli konaklama tesisi varken bu sayı 1997 yılı başında 301.524'e ulaşmıştır.Konaklama tesislerinin bu sayısı gelen turistler için yeterli düzeydedir.
**Konaklama tesislerinin türlerine bakıldığında en büyük pay %76 ile otellere aittir.Genellikle en üst sınırı oluşturan 5 ve 4 yıldızlı oteller İstanbul, Ankara, İzmir gibibüyük şehirlerimizde, Antalya, Side, Kemer gibi turizm merkezlerinde toplanmıştır.Otelleri diğer konaklama tesislerinden tatil köyleri (%16), pansiyonlar (%2) vekampingler (%1.9) izlemektedir.
**Türkiye'nin ulaşımında yaşanan gelişmeler de turizmin gelişmesi üzerinde etkenolmuştur. T.H.Y.'nin yaptığı düzenli uçak seferleri dışında özel uçak şirketlerininyaptığı seferler ve son yıllarda büyük artış gösteren seyahat acentelerinin (Ülkemizde2408 adet seyahat acentesi vardır. Bunların 2034 adedi A tipi, 193 adedi B tipi, 181adedi C tipi acentedir) düzenlediği organize turlar başlıca örneklerdir.
**Ülkemizde de yakın yıllara kadar iç turizm olayından söz etmek olanaksızdı. Geneldeakraba, arkadaş ziyaretine dayanan tatil geçirme şekli, 1970'lerden sonra kıyılardayapımı hızlanan "ikinci ev" veya tatil konutları edinme biçimine dönüşmüştür.Önceleri şehre çok yakın mesafede (şu anda şehrin içinde) yer alan bu konutlar sonralarıdaha uzak mesafelere (İstanbul'da oturanların Kumburgaz, Selimpaşa ve Bayramoğlu,İzmir'de oturanların Çeşme'de yaptığı evler) taşınmış günümüzde ise kışlıkev dışında yazın tatil geçirilecek ikinci bir konut edinme modasına dönüşerek kıyıyağması görünümünü almıştır. Bu biçimdeki yapılanma nedeniyle ülkemizde kıyılarve tarımsal kullanım alanları büyük ölçüde zarar görmektedir.
**İç turizmde, "yazlık ev" sahibi olma tutkusu devam ederken yaz aylarında Çeşme,Bodrum, Marmaris, Antalya Kemer, vb. gibi kıyı kesimlerine gitmek, kış aylarındaise Uludağ, Kartalkaya gibi kayak merkezlerine yönelmek bir yaşam tarzı olmuştur.Ancak iç turizmi etkileyen en önemli faktör genellikle yabancı turistlere hazırlanankonaklama tesisi fiyatlarının yüksekliğidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder